- Belki oylama yaparız.
- Harika fikir! Belki onu senatör seçeriz!
**
- Elimi kaldırıp bir çocuğu ölüme göndermek benim için pek kolay değil.
**
- Birinin hayatı söz konusu, beş dakikada karar veremeyiz.
**
- İngilizceyi doğru dürüst konuşamıyor bile!
(Diyalogun orjinali gerek buraya: - He don’t even speak English!
- He doesn’t even speak English.
Diye düzeltir diğer jüri üyesi…İşte ön yargının ve kibrin utandırıcı bir küçük örneği daha deriz biz de izleyici olarak.
12 Angry Men yani 12 Öfkeli Adam filmini ilk izlediğim tarih, hatırlayamadığım kadar eski. Ama aldığım lezzeti hiç unutmadım. Şimdi bilgisayarımda yüklü ve istediğim an açıp izleyebilirim. Bu notlarım da bu ikinci izleyişimden. Oturduğumuz yerden, filmle ilgili birçok yazı,eleştiri bulabiliyoruz artık internet sayesinde. Yine de ben, sevdiğim bir film olarak, hem de siyah beyaz bir film olarak bahsetmek istedim burada.
Filmin tek mekânda geçiyor oluşuna rağmen sürükleyiciliği ilk dikkat çekeceğim nokta. Sonra mekânın bunaltıcılığının veriliş detayları, çalışmayan fan, bir odaya kilitli olarak kapatılmış olma, yağmur sıkıntısı…kimi beyzbol maçına, kimi akşam yemeğine filan yetişmek için bir an önce “işi” bitirip çıkmak isteyenler…Ve herkeste bir önyargı…Filmimizin kilit sözcüğü budur bence: önyargı… Önyargı; çünkü zanlımız varoşların çocuğudur ve babasını öldürmekle itham ediliyordur. Film ilerledikçe bir çok jüri üyesinin sırf bu muhitten çıktığı için genci “doğuştan katil” saydığını anlarız. Hatta zanlının kendi avukatı bile…
İlk oylamada 11’e karşı bir tek suçsuz oyu vardır: Fonda’nın canlandırdığı mimar jüri üyesinin oyu…
Nefret dolu bakışlar altında Fonda’nın cevabı yeterlidir benim için:
- Elimi kaldırıp bir çocuğu ölüme göndermek benim için pek kolay değil.
Ve dakikalar geçtikçe herkes (diğer 11 kişi) zeki jürimiz Fonda sayesinde “apaçık” olan delilleri ve bilinçaltlarını irdelemeye, sorgulamaya başlarlar. Ara ara yapılan oylamalarda suçsuz oyunun da arttığı görülecektir ve gerilim de yükselecektir.
Filmin bu delilleri sorgulama sekansında “fuzzy logic”e kadar gidebiliriz hatta: hiçbir şey göründüğü gibi siyah ya da beyaz değildir.
Bu arada filmin "yenisi" de çekilmiş sanırım, denk gelirsek izleriz ama orijinali hakikaten izlenmeli derim...
Film hakkında geçenlerde sevgili arkadaşım İKH da güzelinden bir yazı yazmıştı.
Şurada bir yerde olacaktı… Benimse baştan sona kadar hemen her repliğini,sahnesini sevdiğimi söylemem yanlış olmaz. Oyunculuklar başarılı, senaryo zaten önde, akıcı, mesajı “evrensel” ve güncel…Daha ne olsun, Narda oturup ara ara izlesin, kendine çeki düzen versin, çekisiz düzensiz köşebaşı tutmuşları da Allah’a havale etsin…